22 Şubat 2012 Çarşamba

Mavi Kuş her daim sarhoş...

Ayrılık da Ölüme Dairdi,Ölümdü

Soğuk bir sabaha uyanmıştım. Yanımdan az önce ayrılmıştın hiçbir şey demeden. Vedalarımız cümlesiz ve sualsizdi hep. Kelimelerden yoksun hikayeler gibi. Bir daha gelir miydin bilmiyordum. Sadece kokunun ve ruhunun izinin kolay kolay benden gitmeyeceğini biliyordum. Alışır mıydım? Alıştığımı sanırdım belki de. Benden gitmene alışsam bile, başka dokunuşların teninde hayat bulacağını düşünme çılgınlığına hiçbir zaman alışamayacaktım biliyordum. Her gidişinde ne zaman döneceğini bilmemek… Hayat yaşamaya ve alışmaya başlayıp kaybetmek olmamalıydı.
Ben senle çılgınlıklar yaşarken kendi korkaklığımı da görmüştüm sende. Benden başka bir ben vardı seninleyken. Ben onu sevmiştim. Tekrar hiç özlemediğim kendime dönmek, düşler sarayına kral olarak giden bir adamın çöplüğüne geri dönmesi gibiydi. Ruhumun çöplüğünde yaşamak belki bu sefer zor olmazdı. Zor olsa da bir önemi yoktu artık. Heyecanlarını ve duygularını milattan önce bilinmeyen tarihte kaybetmiş bir adam için cennette veya çöplükte yaşamanın yaşıyormuş taklidi yapmak dışında bir farkı yoktu.
Niceleri gibiydin. Nice kaybolan ve yaşanmamış öksüz öykülerim gibi. Tıpkı anne karnında yeni doğan bebeğin doğar doğmaz annesiz kalması gibiydin.  Seninleyken zamansızlık gösteriyordu saatim. Ama artık dakikalar bile geçmezken saatler ve günler nasıl geçerdi sensiz bilmiyorum.
Kaçıncı ayrılığımın kaçıncı olmayan veda cümlesiydin sayamazken, hayat çıplak elleriyle soğuk bir tokat atıyordu. Yaşamak zorunda olduğumu hatırlatırcasına. Yaşam sensiz sadece yaşlanmaktı.
Evden çıkıp soğuk şehrin sabahında dışarı attım kendimi. Sabah ezanının huzur veren sesi işledi ruhuma. Şehir her zamanki gibi bizden ve yaşadıklarımızdan habersizdi. Ben ise kendimden. Koca bir gün bekliyordu yaşamak için beni. İnsanlara ve hayata karışmak, doğasından ve mutluluğundan alınıp bir kafesin içine hapsedilen bir kuşun kimsenin fark etmediği acı ötüşleri kadar ağır ve bilinmeyendi. Bu bedeni alıp yaşamcılık oynamaya devam edecektim. Nasılsın, yorgun görünüyorsun dediklerinde evet biraz yorgunum bu aralar okul ve hayat yoğun yalanını paket olarak sunacaktım insanlara. Yorgundum, hayattan ve işten değil; yaşadıklarımdan ve yaşayamadıklarımdan.

http://www.radikalgenc.com/edebiyat/deneme-edebiyat/ayrilik-olum