13 Kasım 2012 Salı

Varşova'da Bir Otel Odasında


Yanımda bütün güzelliğin ve kıvrımlarınla öylesine uzanıyordun soğuk bir Varşova gecesinde. Dışarıda soğuk ve yağmurlu bir hava vardı, şehir bütün karanlığı ve sessizliğiyle adeta hikayemizi dinler gibiydi. Sözlerimiz tenlerimiz kadar yetenekli değildi konuşma konusunda. Kelimelere dönüşemeyen dokunuşlar gibiydi. Sevişmelerimiz dışında bir şey paylaşamaz olduk. Sarhoş olmadığımız zamanlarda ortak hiçbir şeyimiz yoktu konuşacak. Arzularımızın yenilgisiydik birbirimiz için. Belki de hayattaki kaybedişlerimizi ve yenilgilerimizi bir anlığına unutmanın çaresini dokunuşlarımızda bulduk. Tıpkı hayatın olmayan sıcaklığını tanımadığım ve tanımak istemediğim insanların dudaklarında bulduğum gibi.

Hayatıma giren insanların her birine onlar fark etmeseler de hayali birer ruh koymuştum. Ben onları değil hayalimdeki rollerini ve ruhlarını yaşamayı sevmiştim. Sevmek yetmemişti bunu da öğrenmiştim.  Neyin yettiğini de bilmiyordum. Sadece tanımaktan korktuğum bedenlerde kaybolmayı tercih ediyordum. Tercih de değildi belki de tanrısal zorunluluktu. Maçın başlama düdüğü çaldıktan sonra sahayı terk etmek istemek gibiydi. Ama terk ettiğim kendimdi. Ruhum bataklığa dönmüştü. İçinde gitmeyen sinekleri barındıran, kendinin her zaman saf bir toprak olduğunu sanan ama saflığını ne zaman kaybettiğini bile hatırlamayan. Her hayatıma giren insan beyaz kağıdı bazen siyah bazen renkli kalemlerle boyarken bilmiyorlardı ki sayfada beyaz bir noktanın bile kalmayacağını.

Ruhum ve kalbim yeni bir sayfanın açılmasını beklercesine kirlenmeye ve karalanmaya devam ediyordu. Belki de elinde bir silgi birisi gelir bütün siyah çizgileri silip yüzünün berraklığı kadar temiz bir sayfa açardı. Belki de bu defter sıcak soba ateşinde tamamıyla yanmayı hak ediyordu. Ama yanması için soba ateşine de gerek yoktu. Közü ve talaşı içindeki siyah çizgilerin ateşinde vardı bile. Bir kibrit çakımı kadar canı vardı sadece.

Kaynak:
http://www.radikalgenc.com/edebiyat/deneme-edebiyat/varsovada-bir-otel-odasinda

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder