Bir dost vardı çok uzakta bir deniz kenarında beni bekleyen. Yıldızlar kadar uzak iken hayat ve insanlar, şah damarım kadar bana yakın olan, ben olan bir dosttu benim için. İnsanların ve hayatın kaskatı ruhundan istediğim zaman yanına kaçabileceğimi bilmek içime hep huzur katardı. Ağır melankoli sancılarımızda birbirimizin tek ilacıydık çoğu zaman. İnsanlar bizi anlamasa da olurdu çünkü biz anlardık birbirimizi, bilirdik bilinmeyen birçok zerremizi.

Belki bir gün bu siyah aydınlığı mavi bir güneşe çeviririz. Baksana güneşin renklerini bile tutturamazken, hayatın renklerini tutturmak çok da kolay olmayacak gibi. Şu an kilometreler ve saatlerce uzaklıkta olsan bile ruhunun yankılarını yanı başımda duyar gibiyim.
Yaşamımızın son demlerinde hayatı gardroba astığımızda bir sahil kasabasında ayrılmamak üzere tekrar buluşacağımıza inanıyorum. Mezemizde rakı-balık, biraz bayatlamış hayat, fırından taze çıkmış anılar ve tadını dünyanın hiçbir mutfağında bulamayacağım sohbetinle yaşama eyvallah çekercesine ve kahkahayla devam edeceğimizi biliyorum. Ben balıkları tutmaya gidiyorum, mezeyi hazırlamayı unutma..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder