3 Mart 2012 Cumartesi

Çoktular Ama Hiç Yoktular

Yazıma nereden başlayacağımı bilemezken Ortaçgil yardımıma koştu. Şarkısında ‘’çoktular ama hiç yoktular’’ derken aslında hayatımıza bölük pörçük giren insanları ve hikayeleri ne kadar da güzel anlatıyordu üç kelimeyle. Bu hikayelerden en zoru ne başı ne de sonu olan hikayeleri yaşamaktır. Ne başlayabilir, ne de bitirebilirsiniz. Öznesi de yüklemi de olmayan cümleler gibi, kelimelere dönüşemeyen duygular gibidir.

Kendinizi bir an masalsı bir serüvenin içine atarsınız. Nereye ve kime savrulacağınızı bilmeden. Yoğunlamasına yaşamak heyecanlı olduğu kadar bitimi ağırdır ve cesaret ister. Yüreğinizde büyük bir gedik açar. Hayatınız boyu dolduramayacağınız gediklerle dolar yüreğiniz. Aynanın karşısına geçtiğinizde gediklerden gözükmeyen, yara bantlarıyla sarılmış fakat kanamaya devam eden bir yürek görürsünüz. Bu duruma bir süre alıştığınızı sansanız da kendinizi kandırdığınızı anlarsınız. Bu fark edişi; yalnız otobüs yolculuklarında, çalmayan telefonlarda, unuttuğunuzu sandığınız kokularda, sonbahar rüzgarlarında, denizin yansımasındaki sizi seyredişinizde veya loş otel odalarında bulursunuz.

Bazen ise kendinizi unutur, yüreğinizde gedik açanları düşünürsünüz. Yüreklerinde veya dudaklarında hala izleriniz var mıdır merak edersiniz. Ya da başka öpücükler tamamıyla silmiş midir, dudaklarınızın izini. Bornova’nın sönük sokaklarında, Beyoğlu’nun sisli gecelerinde ya da Ankara’nın atmayan kalbinde başka biri var mıdır onları yaşayan merak edersiniz. Ya da sabahın 5’nde boş sokakları Leonard Cohen repertuarıyla dolduran başka biri.

Bazen de bir bedene dokunurken onu hatırlarsınız. Bu da en zorudur, neden seviştiğini bilmeden birine dokunmak. Belki de yalnızlığındır seviştiğin, sevgileştiğin. Kaçamadığın yalnızlığın. Bütün öykülerin sonunda seni köşe başında bekleyen, bir şarkıdaki ‘’yalnızlığım yaşamak zorunda olduğum beraberliğim.’’

Küçük kıskançlıklarında ilgi bekleyen, çocuksu alınganlıkları ve tatlı küsmeleri olan çiftlere hep imrenmişsem de hiçbir zaman basit ilişkilerin adamı olamayacağımı anladım. Çünkü aşkı yaşadı mı yoğunlamasına yaşamalı insan. Gerekirse tükenmeli ve tüketmeli.

Yorgun yüreğimin de bir gün çocuksu heyecanlar duyacağına inanmaya, sadece tenlerin değil kalplerin de seviştiği bir aşkı hayal etmeye, onu yanlış insanlarda doğru zamanlarda bulduğumu sanmaya devam edeceğim.

Bir nefeslik değil, bir ömürlük hikayeleriniz olması ümidiyle.

http://www.radikalgenc.com/yasam/coktular-ama-hic-yoktular



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder